Son zamanlarda özellikle psikolojik rahatsızlıklarda sıkça tercih edilen müzikle terapi yöntemleri Türkiye’de yaygınlaşmaya başladı.
Uzman Terapist Özgür Salur, ‘’ Müzik terapi, müzik terapi eğitimi almış profesyonel bir terapist tarafından, müzikal terapötik müdahalelerin, klinik çerçevede ve kanıta dayalı şekilde, bir terapötik ilişki içerisinde, kişiye özel belirlenen hedeflere yönelik kullanılmasıdır’’ diye tanımladı.
Birlikte şarkı söyleme, klinik doğaçlama, müzikal oyunlar ve beden perküsyonu şeklinde yapıldığını anlatan Salur, ‘’Uygulamalar klinik çerçevede ve kanıta dayalı şekilde yapılır. Bir terapötik ilişki kurulacak, yani danışanın kendini rahat ve terapistle işbirliği içinde olduğunu hissettiği bir süreç yaşanmalı. Süreç kişiye özel belirlenen hedeflere doğru ilerleyecek. Bu süreci yürütebilecek profesyonel müzik terapistler yetiştirmek için, dünya üzerinde 300’ün üzerinde okulda lisans, yüksek lisans, doktora ve diploma eğitimleri verilmektedir’’ dedi.
Randomize kontrollü çalışmalar, bilim dünyasının altın standardı kabul edildiğini söyleyen Salur, ‘’
En basit haliyle bu çalışmalarda katılımcılar iki gruba rastlantısal olarak paylaştırılır, bir gruba terapi müdahalesi uygulanır, diğerine uygulanmaz, süreç sonunda iki grup arasındaki değişim farkına bakılır’’ diye konuştu.
Müzikle kalıcı tedavi
Müzik terapi sadece anlık rahatlamayı sağlamaz, terapi süreci bittiğinde kaygı, hayat kalitesi gibi değerlerde iyileşmeyi de beraberinde getirdiğini belirten Salur, ‘’ Otizm, şizofreni, ağır ruhsal bozukluklar, depresyon, çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği, konuşma zorluğu ve hiperaktivite bozukluğu, yaşam sonu bakımı ve beyin yaralanmalarında sıklıkla uyguluyoruz. Terapiden sonraki dönemde de takip ölçümleri yapıyoruz. Müzik terapistleri, Dünya Müzik Terapi Federasyonu çatısı altında toplanmıştır. 20 bine yakın üyesi olan Dünya Müzik Terapi Federasyonu’na kaydolmak için en az lisans seviyesinde müzik terapi eğitimi, kimi okullarda bin saati geçen staj deneyimi ve yüzlerce saat, tecrübeli terapistlerden süpervizyon almış olmak gereklidir’’ kaydetti.
Müzikle terapide her türlü müzik kullanılır
Terapist, danışandan öğrendikleri doğrultusunda terapide kullanılacak müziğe karar verdiklerini vurgulayan Salur, ‘’Kişiye özel seçilen müziğin, kişinin hayatında en çok dinlediği, deneyimlediği müzik olma ihtimali yüksektir. Müzik seçimi önemlidir. Müzik seçiminin zarar verebileceğine yönelik çalışmalar da mevcuttur. Nasıl bir doktor enerji veriyor diye herkese bol bol şeker yiyin demezse, nasıl herkese aynı ilacı aynı dozda önermezse, müzik terapist de müzik seçiminde bir çok kriteri göz önünde bulundurur.
Müzik terapinin diğer terapilere göre avantajları
Müzik terapi, hepimizin hayatının bir çok yerinde zevk aldığı müzik üzerine kurulu olduğunun altını çizen Salur, ‘’Kaygıyı azaltır, çalışmayı kolaylaştırır. Hayata daha pozitif bakmamızı sağlar. İlaç gibi yan etkileri yoktur. Sadece terapist ve katılımcı açısından sabır gerektiren bir tarafı vardır’’ sözlerine ekledi.
Uzman Terapist Özgür Salur, ‘’ Müzik terapi, müzik terapi eğitimi almış profesyonel bir terapist tarafından, müzikal terapötik müdahalelerin, klinik çerçevede ve kanıta dayalı şekilde, bir terapötik ilişki içerisinde, kişiye özel belirlenen hedeflere yönelik kullanılmasıdır’’ diye tanımladı.
Birlikte şarkı söyleme, klinik doğaçlama, müzikal oyunlar ve beden perküsyonu şeklinde yapıldığını anlatan Salur, ‘’Uygulamalar klinik çerçevede ve kanıta dayalı şekilde yapılır. Bir terapötik ilişki kurulacak, yani danışanın kendini rahat ve terapistle işbirliği içinde olduğunu hissettiği bir süreç yaşanmalı. Süreç kişiye özel belirlenen hedeflere doğru ilerleyecek. Bu süreci yürütebilecek profesyonel müzik terapistler yetiştirmek için, dünya üzerinde 300’ün üzerinde okulda lisans, yüksek lisans, doktora ve diploma eğitimleri verilmektedir’’ dedi.
Randomize kontrollü çalışmalar, bilim dünyasının altın standardı kabul edildiğini söyleyen Salur, ‘’
En basit haliyle bu çalışmalarda katılımcılar iki gruba rastlantısal olarak paylaştırılır, bir gruba terapi müdahalesi uygulanır, diğerine uygulanmaz, süreç sonunda iki grup arasındaki değişim farkına bakılır’’ diye konuştu.
Müzikle kalıcı tedavi
Müzik terapi sadece anlık rahatlamayı sağlamaz, terapi süreci bittiğinde kaygı, hayat kalitesi gibi değerlerde iyileşmeyi de beraberinde getirdiğini belirten Salur, ‘’ Otizm, şizofreni, ağır ruhsal bozukluklar, depresyon, çocuk ve ergenlerde dikkat eksikliği, konuşma zorluğu ve hiperaktivite bozukluğu, yaşam sonu bakımı ve beyin yaralanmalarında sıklıkla uyguluyoruz. Terapiden sonraki dönemde de takip ölçümleri yapıyoruz. Müzik terapistleri, Dünya Müzik Terapi Federasyonu çatısı altında toplanmıştır. 20 bine yakın üyesi olan Dünya Müzik Terapi Federasyonu’na kaydolmak için en az lisans seviyesinde müzik terapi eğitimi, kimi okullarda bin saati geçen staj deneyimi ve yüzlerce saat, tecrübeli terapistlerden süpervizyon almış olmak gereklidir’’ kaydetti.
Müzikle terapide her türlü müzik kullanılır
Terapist, danışandan öğrendikleri doğrultusunda terapide kullanılacak müziğe karar verdiklerini vurgulayan Salur, ‘’Kişiye özel seçilen müziğin, kişinin hayatında en çok dinlediği, deneyimlediği müzik olma ihtimali yüksektir. Müzik seçimi önemlidir. Müzik seçiminin zarar verebileceğine yönelik çalışmalar da mevcuttur. Nasıl bir doktor enerji veriyor diye herkese bol bol şeker yiyin demezse, nasıl herkese aynı ilacı aynı dozda önermezse, müzik terapist de müzik seçiminde bir çok kriteri göz önünde bulundurur.
Müzik terapinin diğer terapilere göre avantajları
Müzik terapi, hepimizin hayatının bir çok yerinde zevk aldığı müzik üzerine kurulu olduğunun altını çizen Salur, ‘’Kaygıyı azaltır, çalışmayı kolaylaştırır. Hayata daha pozitif bakmamızı sağlar. İlaç gibi yan etkileri yoktur. Sadece terapist ve katılımcı açısından sabır gerektiren bir tarafı vardır’’ sözlerine ekledi.
Yorumlar
Yorum Gönder